Zonguldak- Alaplı Tarihi
Alaplı
Tarihi
Alaplı tarihi eserleri diğer Anadolu ilçeleri gibi bol değildir. Hatta yok denecek kadar azdır. Alaplı bu nedenle efsaneli bir karekter taşımaz. Kdz. Ereğli’ye çok yakın olmasına rağmen, ne bir kalesi, ne bir tarihi köprüsü vardır! Bu veriler ışığında Alaplı’daki yerleşimin M.S. olduğunu iddia edebiliriz. Bunun aksine 15 kilometre mesafedeki Kdz. Ereğlisi’nde ilk yerleşim M.Ö 560-500 yıllarına kadar uzanır. -Tarih kitaplarına göre Alaplı’nın ilk sakinleri Henetler dir. Daha sonra bölge, Biritanya’lılar, Frikya’lılar, Yunan’lılar, Pers’ler, Romalı’lar, Selçuklular ve Osmalıların hakimiyetine girmiştir. -Alaplı’nın yakın tarihinde önde gelen kişilerinden olan Yazıcı Zade Hacı Hüseyin Beyin mezarının başında şunlar yazmaktadır: ‘Huve’l-Baki. Yazıcı Zade Hacı Hüseyin Bey hayfa gerdeğe girdiği gece fetheyledi kabrinbeka. Acep dostlar ne hikmetdir bu hikmet. Gelenler göç edip gitmekte hasret. Ben dedim ol hükm-ü İlaha razıyım her emrine. Gün ezelden böyle takdir eylemiştir Zülcehal. Merhumun ruhuna fatiha. 17 Nisan 1315.’ -1851`de Alaplı`nın Yazici Zade Hüseyin Bey tarafından idare edildiğini Takvim-i Vekayi, 7 Zilhicce 1267 s. görmekteyiz. Alalplı o zamanlar Kastamonu Vilayeti, Bolu Sancağı Kazası durumundadır. Kazalar o sıralarda ayanlar (Arapçada ‘göz’ önde gelen…Osmanlı Devleti nde taşradaki nufüslu ailelere verilen resmi unvan) tarafından idare edilmektedir. İstanbul ile sürekli olarak çatışan Yazici Zade Hüseyin Bey, hükümet tarafından aşar (aşar: ürün ve kazanç üzerinden bir tür ödeme ya da vergi biçiminde ayrılan pay) gelirleri bahane edilerek hakkında dava açılır ve Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye tarafından mahkum edilir ve başka bir yere sürülmesi kararlaştırılır. Hazırlanan evrak o dönemin Osmanlı Padişahı 1. Abdulmecid tarafından onaylanır. Yazicı Zade Hüseyin Bey kısa bür süre sonra Alalpli’ dan uzaklaştırılır… (Kesin olmamakla birlikte büyük bir olasılıkla bu uzaklaştırma Yugoslavya`nın Prictine şehrine oldu! Yazıcı Zade Hüseyin Bey buradaki görevini bitirdikten sonra Gelibolu üzerinden memleketi Alaplı ya tekrar geri dönmüştür) Yazıcı Zade Biraderlere ait bir belge Yazıcı Zade Hüseyin Beyin Mezarı-1- Yazıcı Zade Hüseyin Beyin Mezarı-2- Yazıcı Zade Hüseyin Beyin Zevcesi Hatice Hanım`ın Mezar taşı Alaplı ve köylerinde soy secereleri – Alaplı`ya ilk yerleşenler (Yazıcı Zade Hüseyin Beyin seceresiyle ilgili: Yazıcı Zade Hüseyin Beyin seceresini cıkarmak için calışmalara başladık fakat bu çalışma oldukca zahmetli olacağa benzemekte. Bu nedenle şu ana kadar olan çalışmayı yayımlamakta bir sakınca görmemekteyiz. Bu konuda bize yardımcı olmak istiyorsanız, size şimdiden teşekkür ediyoruz) Yazıcı Zade Hüseyin Beyin seceresi -Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı ve Eski Saray Alaplı odunu ile ısınıyordu.. -Osmalı Deniz Donanması’ nın gemileri Alaplı’ da bulunan Orhan Dağları ve bu sıradağa bağlı dağlardan kesilen odunlardan yapılmıştır… – Orhan Dağları ve bu sıradağa bağlı dağlardan kesilen odunlar, arabalar ve su yolu ile Alaplıya indirilmiş ve burada kereste ve odunluk olarak ayrılmış. Bunların büyük bir kısmı deniz yolu ile Istanbul’ a nakledilmiş. Geçmişteki bu yoğun ticari ilişkisi beraberinde bölgedeki dengeleri hassas bir duruma sokarken, Alaplıyı yöneten kişiler ile İstanbul arasında gizli bir çatışmayı da beraberinde getirmiş. Odun işinin zahmetli olması ve yi gelir getirmesi alan ile satan arasında her zaman sorun olmuştur. Bu sorunları aşmak için İstanbul Hükümeti dönem dönem tezkireler yayınlamıştır. -Alaplı merkezde geçmişte Rum ve Ermenilerin yaşadığı bilinir. Müslüman ve yerli halk buraya Alaplı derken , Rumlar Alaplı’yı Samakol olarak adlandırmışlardır. -Ermeniler sanatkarlıkla uğraşırken, Rumlar’da bölgede ticaretle uğraşmışlardır. -Bölge tarihi eserler bakımından zayıf olduğu gibi,. tarihe geçmiş büyük şahsiyetler de yetiştirememiştir. Adet ve analeleri geleneksel, foklörik ögeleri zayıftır. Çevreye Selçuklular ve Osmanlıların sonrası ışık tutmaktadır. Alaplı’ya bağlı köylerin isimleri, Osmanlı Ordusu’nda ki çavuşların, sanatkarların, imamlar ve şeyhlerin adlarıyla anılır. -Alaplı’ nın ismi:-Alaplı adı tarih içinde degişik şekillerde geçmektedir. Gerek ve Latin kaynaklarindaki adı Keles ve Cales olarak verilmiştir. Ne anlama geldiğinin araştirilmasi gerekmektedir. Alaplı kelime yapısı bakımından ilk etapta acaip ve manasız gelebilir. Ama bölgenin tarihi biraz incelendiğinde Alaplı isminin, Osmanlı Padişahı Orhan Bey’in komutanlarından Ali Alp den geldiği üzerinde eğilimler çoğalır. Alaplı’ya yakın olan Akçakoca, Karamürsel, Konuralp bölgelerinin ismlerinin de Orhan Beyin komutanlarından olan kişilerin isimlerinden geldiği bilinmektedir. Bu komutanlar Osman Beyin oğlu Orhan Bey’in emriyle Sakarya, Düzce, Akçakoca ve Alaplı bölgelerini Osmanlı beyliğine katmışlardır. Bu nedenle Alaplı isminin Ali Alp dan gelme ihtimali oldukça yüksektir. -Osmanlı topraklarına katılan Alaplı bölgesine yerleştirilen Türk boylarının kadınları, kırsal alanda çifçilik yapmışlar, yetişdirdikleri meyve ve sebzeleri Alaplı’nın içinde oturan Ermeni ve Rum’lara satmışlardır. Mallarını satmak için merkeze inen Türk boyları kadınlarını çarşıya sokmamışlar, ‘kadınlar pazarı’ diye bölünmüş ve yanlız Rum ve Ermeni kadınlarının alışveriş yaptığı yere bırakmışlardır. Bu gelenek günümüzde hala sürmektedir. Hafta içersinde çarsamba günleri bostanında yetişdirdiği meyve sebzesini köylü kadınları eski pazar yerinde bulunan alanda satmaktadır. Alaplı’ da büyük yangın -Merkez cami 1812 yılında yapılmıştır. -Alaplı 1927 de nahiye olmuştur. -1946 yılında merkez okulu açılmıştır. -İlk banka 1958 yılında açılmıştır. -Alaplı Belediyesi 1966 yılında kurulmuştur. -Alaplı’da Gündem ismiyle ilk gazete 1989 yılında yayımlanmıştır.Bu bilgi Alaplı Kaymakamlığı Sitesinden alınmıştır.
Coğrafi Yapısı
Dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahip Alaplı ilçemizin toplam yüzölçümü 700 km2 dir.Denizden uzaklaştıkça arazi yapısı yükselir.Bu yükselmenin artması gereği olarak derin vadiler oluşmuş ve vadilerdeki ovaları dereler bölmüştür.Dağlar ve tepelerin aralarında küçük dereler oluşmuştur.İlçenin en yüksek tepesi aynı zamanda Zonguldak ilinin en yüksek tepesidir ve bu tepe 1637 rakımlı bacaklı yayla adıyla anılır.Bacaklı yayla yakınlarında ki kızıltepe’nin rakımı ise 1486 m dir.
Toplam yüzölçümünün ağırlıklı bölümü ormanlarla kaplı olup,son 40 yılda fındık tarımının artması sonucu ormanlarının bir kısmını kaybetmiştir.En önemli vadisi Alaplı çayı vadisidir.
Koordinatları
Yurdumuzun Batı Karadeniz Bölgesinde Zonguldak ilinin sınır ilçesidir.Doğusunda Ereğli’nin Ormanlı beldesi,batısında karadeniz,kuzeyinde kdz. Ereğli, Güneyinde Düzce’nin Akçakoca ilçesi ve Güneydoğusunda Düzce’nin Yığılca ilçesi ile çevrilidir.Kdz.Ereğli ile Akçakoca İlçeleri arasında, D-10 Karayolu üzerindedir.Zonguldak’a 60 km,Ankara’ya 325 km,İstanbul’a 270 km mesafededir.İlçemiz 41-45 kuzey enlemleri ile 31-35 doğu boylamları arasında yer almaktadır.
Ekonomisi
Alaplının ilçe oluşu yakın tarihe rastlamaktadır.İstanbul , Ankara ve E-5’e yakınlığı bakımından Alaplı sanayiciler için büyük bir avantajdır. Ticaret ve Sanayi Odası 1995 yılında kurulmuş o tarihlerde 125 olan üye sayısı şu anda 726’ya yaklaşmıştır. İlçenin geçim kaynakları arasında Fındık tarımı, orman ürünleri, Erdemir çalışanları, TTK çalışanları, AK-AL Tekstil çalışanları, hizmet sektöründe ve imalat sektöründe çalışanlar ve yurtdışında çalışan gurbetçilerimiz gelir. İlçenin en büyük sorunu işsizliktir. İlçede faaliyet gösteren AK-AL Tekstil A.Ş.’ de 540 kişi civarında işçi çalışmaktadır. Alaplı ilçesinin en büyük sanayi kuruluşu AK-AL Tekstil A.Ş. ’ dir. Burada Elyaf, Akrilik iplik ve Yünlü iplik üretimi yapılmaktadır. Bunun yanında Birlik Makine Limited Şirketi Alaplı ilçesini yurt içinde ve yurt dışında başarı ile temsil eden sanayi kuruluşudur. Burada boru ve profil makinaları imalatı yapılmaktadır. Yine Birlik Makine bünyesinde Karadeniz Boru ve Profil San.ve Tic.Ltd.Şti.’nde de boru ve profil imalatı yapılmaktadır. Alaplı’nın geçim kaynaklarından biride fındık üreticiliğidir. 2007 Yılı fındık rekoltesi 9.000 Ton olarak gerçekleşmiştir. Fındığa bağlı olarak ilçede fındık işleme fabrikaları da mevcuttur. Kömür öğütme ve işleme tesisleri de ilçemizde faaliyet göstermektedir.
Sosyal ve Kültürel Yapısı
Yöresel Yemekleri [değiştir]Malay ve Hösmelim, Kabak Gözlemesi, Tuzlama, Kiren Çorbası, Tarhana,Nişaşta ve Un Helvası,Un çorbası, Yağlı Hoşaf, Bayram Tiridi, Ağuz Tatlısı, Çılbır Yemeği, Mısır Ekmeği, Mısır Keşkeği, Koltuk Yemeği, Hamur Köftesi….
Bayram Tiridi
Daha önceden yapılmış ve kurutulmuş yufkaları bir kaba doğrarsınız. Önceden pişirilmiş bir et yemeğini kaynatıp yufkaların üzerine dökersiniz. Ve biraz soğuduktan sonra nefis bir bayram tiridini keyifle yersiniz. afiyet olsun.
Un Çorbası
Malzemesi : 6 kaşık un, 2 su bardağı kaynatılmış süt, 1 su bardağı su, tuz.
Yapılışı :Un iki bardak su ile iyice ovulur. Tel tel dökülmesi sağlanır. Bir bardak su, bir miktar tuz atılarak kaynatılır. Kaynamakta olan suya un karıştırılarak atılır, pişinceye kadar kaynatılır. İçine süt ilave edilir, tuzu kontrol edilir. Servis sıcak yapılır. İstenirse, üzerine ane serilebilir.
Cevizli Dolma
Malzemesi : 250 gr ceviz, 2 su bardağı bulgur, 1 adet büyük baş soğan, tuz, karabiber, kimyon, maydanoz 1 fincan sıvı yağ, yatırım ekmek kaşığı salça.
Yapılışı : Rendelenmiş soğan, yağda pembeleşinceye kadar kavrulur, salça konur. Yatırım su bardağı su konularak kaynatılır. Kaynamış olan bu harç, bulgurun üzerine dökülür ve kabarması beklenir. İçine dökülmüş ceviz, tuz, baharat ve maydanoz konulup karıştırılır.
Yaprak Sarma
Malzemesi : 300 gr. Kıyma (koyun ve dana eti karışık) 1.5 su bardağı pirinç, 1 adet büyük baş soğan, tuz, karabiber, maydanoz, dere otu, yeteri kadar margarin 2 adet domates ya da 1 çorba kaşığı salça, taze ya da salamura üzüm yaprağı.
Yapılışı : Soğan, domates (kabukları soyulmuş), dereotu, maydanoz küçük küçük doğranır (kıyılır), içine kıyma,pirinç,tuz, karabiber ve yarım çay bardağı sıvı yağ konur karıştırılır. Elde edilen dolma içi üzüm yaprağına sarılır. Sarılan dolmaları, sarmaların parmak inceliğinde ve küçük olmasına özen gösterilir. Tencereye ya da güvece yerleştirilen sarmaların üzerine harcan suyu ve margarin konularak orta ateşte pişirilir. Pişen sarmaların üzerine sarımsaklı yoğurt, yağda kızdırılan sos (salça, kırmızı biber) gezdirilerek sıcak servis yapılır.
Malay : Ocakta kaynamakta olan su tenceresine yavaş yavaş mısır unu katılır ve sürekli karıştırılır. Elde edilen katı bulamaç yayvan kaplara kaşıkla küçük parçalar halinde dökülür. Üzerine süt şeker, 8toz şeker) dövülmüş ceviz kızdırılmış tereyağ ya da pekmez dökülerek tatlı malay; kıkırdak, dövülmüş ceviz, tereyağlı; küçük parçalar halinde doğranmış kavrulmuş kazciğeri, kaz yağı dökülür. Yörede ceviz bol olduğundan geçmişte cevizden elde edilen yağ ile tafta (yağı çıkarılan ezilmiş dövülmüş ceviz kırıkları) malayın üstüne dökülürmüş.